Bugün Değilse Ne Zaman?
Evet, ülkemizin üzerinde kötülüğün hayaleti değil bizzat kendisi dolaşmakta.
Dokunduğu her şey kirlenmekte , onulmaz yaralar almakta.
Daima yalan, daima safsata
İçerikten bütünüyle yoksun boş laflar
Daima ve daima emeksiz haksız kazanç sahiplerinin korunup kollandığı bir düzen.
Ve işte toplumsal yaşamı kirleten kötülüklerin yaşama egemen olması.
Ve yüzyıllık kazanılmış hakların açıktan açığa gaspı
Yaşamı maddi olarak akıl teri ve alın teriyle üretenlerin açlığa yoksulluğa mahkum edildiği bir ülke.
Kendi vatandaşını kendi toprağında ötekileştiren ikinci sınıf insan muamelesini reva gören bir düzen.
Bütün bu melanetlerin biricik ve tek sorumlusu bütün çirkinliği basitliğiyle her saat, her gün gözlerimizin içine baka-baka yeni kötülüklerin planları içerisinde öylece dolaşmakta.
Ve ne acıdır ki! Yaşanan bunca kepazeliğe karşın hala gözlerimiz açık değil. Bu siyasal körlük nasıl anlaşılmaz kavranmaz?
Memleketi zehirli bir örümcek ağı gibi saran bu ‘kötülük’ cephesine karşı emeğin-adaletin cephesi neden oluşturulmaz?
Emek -Adalet -özgürlük cephesinin oluşmasının önündeki sahici engellerin kalkması, kaldırılması bu topraklarda yaşayan her yurttaşın, her siyasi öznenin yurtseverlik görevi değil midir?
Bu sorunun cevabını tüm ezilen sömürülen emekçi halk, yaşamın, yaşamış olduğu derin yoksulluk içerisinde en ağır bedelleri ödeyerek vermektedir.
Yaşanan bu durumların çözülmesi için siyaset kurumları gerekli olan gerçekçi siyasal üretimleri yaptıkları söylenemez.
Bu siyasal üretimsizliğin ilk temel ve acil adımı ‘kötülük’ cephesinin alternatifini üretememiş olmalarıdır.
Emek düşmanı siyasal rejim karşısında birlikte hareket etmenin zorunluluğu artık her haliyle ortadadır.
Kötülük cephesinin karşısında bir an önce emek-adalet-özgürlük iddiasında olan öznelerin asgari müştereklerde anlaşması birlikte hareket etmeleri ortak aklın gereğidir.
Emek-demokrasi güçlerinin kaybedecekleri çok şey yoktur.
Ancak insanca bir yaşamı tüm yurttaşlara sağlayacakları adil demokratik bir yaşamı inşa etmeleri mümkündür.
Bu seçim yerel bir seçimden çok daha fazla tarihsel bir öneme sahiptir.
Dolayısıyla bu seçimlerin mutlak surette kazanılması üzerine bir siyaset izlenmelidir.
Bu yanıyla somut durumun somut tahlili ortadadır.
Hiçbir analiz hiçbir söylem gerçekler kadar değerli olamaz.
Hiçbir şey iş-ekmek özgürlükten daha değerli değildir.
Ve hiçbir şey birlik siyasetinden daha değerli değildir.
Ve halkın yaşadığı sorunlara çözüm getirme noktasında birlik siyasetinden daha değerli bir siyaset olamaz.
Somut durumun , somut tahlili gereği; matematiksel olarak seçimleri kazanma ihtimali bulunmayan sol emek güçlerinin sorumlu davranmaları yurttaşların ortak düşüncesi, ortak talebidir.
Elbette her siyasal özne kendi siyasal propagandasını yapmakta özgürdür.
Bunun aksi düşünülemez.
Ancak geleceğimizi belirleyecek öneme sahip İstanbul başta olmak üzere büyük metropollerin kötülük’ cephesine teslim edilmemesi her birimizin güncel görevidir.
Saygılarımla,