reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Dil: Kültür-Din-Asimilasyon

Yayınlanma Tarihi : Google News
Dil: Kültür-Din-Asimilasyon
reklam

Dil: Kültür-Din-Asimilasyon

Bir toplumu, bir ulusu ulus yapan temel ilkelerden en önemlisi dilidir, ana dilidir. Dil en başta bireyle toplum, toplumla iktidar arasındaki iletişimi sağlayan en önemli faktördür. Dilini kaybeden bir ulus adım adım dağılıp parçalanmaya mahkum olmuş demektir. Dilin bir üst yapı kurumu; yani yönetsel düşünsel bir disiplin olduğu söylenebilir. Küresel dünyanın efendileri, az gelişmiş ya da gelişmekte olan Ortadoğu ülkelerini istedikleri gibi yönetmeleri ve sömürmeleri için; iki yöntemi kullanmışlardır. Klasik olan yani zor işgal politikasıdır.

Bir diğer yöntemse fiili işgale girmeden sermaye ihracı yoluyla o ülkelerin kendi imkanlarını kullanmasına fırsat tanımadan kendi sömürgesi haline getirdiklerinin sayısız örneği vardır. Bu iki temel ilkeyi derinden etkileyen üçüncü bir etkense ‘Kültür-Dil-Asimilasyon-Din politikalarıdır.

Dünya halklarının baş belalısı Amerikan emperyalizmi bizim ülkemizi kendine bağımlı hale getirmek için 1946 yılında ülkemize giriş yaparken şunları önermişti:

Maneviyatınızı -dini kurumları güçlendirin-Sizin Tarım ziraat, sanayi üretmenize gerek yok. Bizim pazarımız olun yeter.
Eğitim politikanızı değiştirin, köy enstitülerini kapatın-Dini kurumlarınızı güçlendirin.

Esas anlatmak istediğim; dil ve iletişim sorunsalı olduğu için diğer başlıklara kısaca değinmiş oldum.

Evet ‘Dil bir ulusu bir arada tutan; birleştiren; duygu ve ruh birliğini sağlayan en önemli gücüdür.

Dünya üzerinde resmi dili ayrı, dini-ibadetini ayrı bir dille konuşan başka bir ülkenin olduğunu sanmıyorum. Bu konuda ülkemizin resmi dili Türkçe halkın gündelik konuştuğu dili Türkçe. Ama din dili Arapça-Farsça

Hiç düşündünüz mü toplumu bir arada tutan deyim yerindeyse toplumun duygusal kültürel çimentosu kadar önemli olan ibadetin dili başka bir dil olsun. Deniliyor ki Kur’an Arap diliyle indirildi. Bu nedenle kutsaldır. İyi de Tanrı kelamında şöyle buyurur mealen” Biz kutsal kitapları her milletin anlayacağı dille gönderdik ki okuyup anlasınlar diye.

Bu gün kimi çevrelerce Arap dili kutsaldır değerlendirmesini yapanlara; şunu hatırlatmak gerekir: Hz Muhammet’ten önce yani Arap toplumunun puta taptığı dönemlerde de yine Arapça konuşuluyordu.

Araplar putlara Arapça diliyle ibadet ediyorlardı. Demek oluyor ki dil sadece bir iletişim aracıdır.

Dili anlamlı kılan insanın ona verdiği anlamdır.

Arap dili eski kadim ve zengin bir dildir. Ama başka toplumlar için ne kadar önemli olabilir ki!

Sanıyorum bir kaç ay önceydi. Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş Suriye ziyareti sırasında kendisine Arapça soru soran gazeteciye verecek cevap bulamamıştı. Röportaj sırasında Arapçayı ne düzeyde bildiği ortaya çıkmıştı.

İleri düzeyde Arapçayı bildiği söylenen kişi tercüman kullanarak ancak anlaşabilmişti. Düşünün ki böyle bir kişi bu dille topluma neyi ne kadar doğru bir şekilde anlatabilir ki! Arapça etimolojik, morfolojik, sentaks, gramer ,telaffuzu çok zor ve karmaşık bir dildir. Bir sözcüğün yirmi farklı anlama geldiği biliniyor.

Özetle Ana- Resmi dilimiz neyse iletişim, ibadet dilinizde aynı olmak zorundadır, çünkü yaratanın kelamlarını; emirlerini yerine getirmek için önce kelamın kendisini doğru anlamanız gerekiyor ki ibadetin gereğini de doğru bir şekilde yerine getirebilirsiniz.

Anlaşılmayan ; belirsiz olan her olgu , her söz korku karmaşa yaratır.

Kim bilir günde beş vakit alınları seccadeye değen muktedirler ‘Allah’ın kelamları anlaşılmasın diye ibadetin dilini Türkçe değil de Arap diline sarılmış olmasınlar.

Son söz yerine;

Kur’an’ın İbrahim Suresi/24,25,26 Ayetlerinde şöyle deniliyor: özlü soylu, sağlam bir söz; toprağa kök salmış , dalları göğe uzanan , sağlam bir ağaç gibidir. Türeticinin bilgisiyle her çağda ürün verir. Özürlü bozuk çürük bir söz köksüz bir ağaç gibidir; toprağın yüzeyinde savrulup durur, yoktur onun yerleşecek yuvası…

reklam
Verified by MonsterInsights