reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam
Nurhan ÖzgelTÜM YAZILARI

HİÇ LÜBNAN USULÜ HUMUS TATTINIZ MI?

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
HİÇ LÜBNAN USULÜ HUMUS TATTINIZ MI?
reklam

HİÇ LÜBNAN USULÜ HUMUS TATTINIZ MI?

Geçen gün uğradığım bir heykel atölyesinde (Cenk Doğusal Heykel Atölyesi/Kadıköy-Moda)  seramik sanatçısı bir hanımın getirdiği humustan tattım biraz.

Büyükelçi eşi olan hanım, Lübnan’da kaldıkları sürede, orada öğrendiği tarif ile yapmış humusu, Antakya mutfağımız alınmasın ama oradakine göre biraz daha kıvamlı, yumuşak yani sulu.

”Haşlanıp kabukları soyulan nohut iyice ezilerek püre haline getirilir. Kabuğu soyulan sarımsaklar iyice ezilir. Tahin sarımsak ve limon suyu ile tuz eklenen püreye güzelce karıştırılır. Üzerine kırmızıbiber, karabiber ve kimyon eklenir. Biraz zeytinyağı gezdirilip taze nane yaprakları ile süslenir.”

Bu hafta söyleşilere ara verip kendimize küçük bir tatil verdik. Gündüze göre nispeten biraz serin Kadıköy akşamında meyhaneler sokağında kısacık konakladık. İyi de oldu. Çok fazla seyyar satıcı masamıza gelmedi. Geçen yıl masamızın başına dikilen, ok ve yay satan satıcıyı anmadan edemedik.

İnanır mısınız adamın biri ok ve yay satıyordu ve 500 lira idi. Şaşırmıştık ve fiyatı da yüksek bulmuştuk fakat beriki, fiyatı düşüre düşüre sembolik bir rakama da inmişti.

Hele ondan sonra gelen girişken küçük çocuk, bir şeyler satıyordu ne satıyordu şu an anımsayamadım. Pazularını gösterip ne kadar kuvvetli olduğu ile gururlanmıştı. Biz de ona ”okula gitmelisin mutlaka” demiştik. O da ”gidiyorum.” demişti.

Mehmet Yaşin’in Lezzet Durakları’nı, Vedat Milor’un lokanta ziyaretlerini, Gastronomi Derneği eski başkanı Tuğrul Şavkay’ı anmadan yapamadım.

Yani eğer ileride,  bilim kurgu filmlerde gördüğümüz gibi yemekler drajeler halinde sunulursa, sanırım yine de üzerine türlü çeşit baharat ekleyerek yemeği bir seremoniye çevirmek isterdim.

Yaşamım boyunca ah deyip iç geçirdiğim bir şey ”Ah bir gurme olsam,  tüm yöresel tatları güzelce tatsam”  Keyifli olurdu. Yemek yeme işi bazen mutluluk.

Ben yemeği bir zorunluluk olarak değil, düzenli olarak yapılan bir şey değil keyif için seviyorum. Görev haline dönüşünce her şey gibi sıkıcı olmaya başlıyor.

Ama güzel hazırlanmış bir sofra, masada taze çiçekler, renk renk seramik tabaklar, cam bardaklar ve Ferzan Özpetek’in filmlerindeki gibi sevdiğiniz insanlarla dolu kocaman bir masa ve lezzetli yemekler…

Kim bilir belki de yemekler ve bölgelere has lezzetler insanları kaynaştırıp yakınlaştırıyordur ne dersiniz…

Sevgiler…

http://tanvakti.com

reklam