İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından Pendik’te 10.’su açılan Kent Lokantasının açılışına yurttaşlar büyük bir ilgi gösterdi.
Ekrem İmamoğlu açılışta yaptığı konuşmada;
“Bir avuç insanın ihtiyaçları için uğraşmayacağız. Milletimiz için uğraşacağız. En büyük gücümüz, kuvvetimiz milletimizin gücü ve kuvvetidir. Lütfen omuz omuza olun. Hep birlikte İstanbul’u koruyalım. Hep birlikte İstanbul’u çok güzel günlere kavuşturalım. Allah bizi mahcup etmesin. Bu hizmeti vermek bizi elbette mutlu ediyor, ama bizi mutsuz eden şey, ülkemizin yoksulluğu. Bu ülke yoksulluğu hak etmiyor”
Burada Kent Lokantası hizmete girecek. Gönlümüz şunu ister: İstanbul’da çok sayıda Kent Lokanta açmak elbette istemez. Ama bugünün koşullarında, başta öğrencilerimizin ve özellikle birçok vatandaşımızın buralarda bir acil ihtiyacının giderildiğinin farkındayız. Aslında yoksulluk, toplumun şu an yaşadığı bu derin sıkıntı anında, biz de kamunun vicdanı olarak, insanlarımıza burada kuvvet veriyoruz. Görüyoruz; yüzde 70’e yakın öğrenciler ve büyük bir bölümünü, özellikle emekli büyüklerimizi kapsayan bir hizmet alanına dönüştü. Bu hizmet alanı, bir ihtiyaçtan doğmuştur. Bu memleketin zenginleştiği ölçüde, adil bir şekilde paylaşımın olduğu günlere ihtiyacı vardır. Zenginleşmenin ve adil bölüşmenin olacağı yer; ancak adaletle, ancak demokrasiyle mümkündür. Sizlerin arzusu budur çünkü. Sizler, çocuklarınızın güzel bir ülkede, güzel bir İstanbul’da yetişmesini istiyorsunuz. Onu da biliyoruz.
Sizlere söz ki; biz, kimsesizleri sesi, ahlakının temeli olan, Cumhuriyete inanmış bir ekip olarak hem İstanbul’da hem Pendik’te, her yerde sizlerin ortaya koyacağı iradenin temsilcileri olacağız. Doğru ve iyi hizmetler yapacağız. Vatandaşımızın ihtiyaçlarını karşılayacağız. Bir avuç insanın ihtiyaçları için uğraşmayacağız. Milletimiz için uğraşacağız. Bu ölçekte bir şehrin, Türkiye’nin nasıl değiştirici gücü olduğunun farkındayız. Siz kıymetli hemşehrilerimizin el birliğiyle, sevgili gençlerin, başta hanımefendilerin ve beyefendilerin güçlü destekleriyle, o temiz kalpleriyle, güzel dualarıyla İstanbul’da mücadelede yola çıktık. Pendik’te Tarık Balyalı arkadaşımla yola çıktık. Yolumuz açık olsun. En büyük gücümüz, kuvvetimiz milletimizin gücü ve kuvvetidir. Lütfen omuz omuza olun. Hep birlikte İstanbul’u koruyalım. Hep birlikte İstanbul’u çok güzel günlere kavuşturalım. Allah bizi mahcup etmesin. Hepinizi çok seviyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.
Burada gördüğünüz üç öğün yemek, 40 lira. Sadece tatlı ekstra. Ekmeğini, suyunu veriyoruz. Ve kırk lira. Genelde yemek kalitemiz çok yüksek ve besleyici. Zaten bütün süreç burada planlanırken, arkadaşlarım, özellikle besleyici tarafını önemsiyorlar ve ona göre bir menü çıkartılıyor. Burada tabii ciddi bir emek var. 10’ncu lokantayı açtığımızı söyleyeyim. Burada günde 700 kişiye hizmet ediyoruz, 700 öğün veriyoruz. Yaklaşık her gün 7000’in üstüne çıkan insanımızı burada misafir etmiş oluyoruz. Sayısını arttırmak elbette istiyoruz, ama tabii sürdürülebilir olması ve kaliteyi ve doğru noktada açmayı da ihmal etmeme gayreti içindeyiz. Bu kapsamda arkadaşlarım araştırmacı. Çok talep olması, bu hizmetimizin ne kadar doğru bir hizmet olduğu anlamına geliyor. Ama bir yanıyla da üzüyor bizi. Böyle bir ihtiyaç var.
Bu nereden doğdu? Özellikle üniversite gençlerimizin beslenemediğini… Ki aynı sorun çocuklarımızda da var malum. O konuda biz de Büyükşehir Belediyesi olarak, her gün çocukların beslenmesiyle ilgili destek veriyoruz. Ama bu tabii bir belediyenin yönetebileceği sayının çok üzerinde bir sayı. Burada mesele, bu yoksulluğu tümden yok etme meselesi. Şu anda bizim temel sorunumuz ekonomi. Ekonomi, hükümet tarafından düzeltilemediği sürece, bizim buradaki bu tarz hamlelerimiz elbette acil yaraları sarmak adına yapılan işler, işlemler. Umut ederiz ekonomi düzelir. Ama bugün itibariyle mevduata verilen faizleri, şunları bunları görünce, bu enflasyonun ne kadar büyük bir bela olduğunu, insanların yaşamına ne kadar bir sıkıntı verdiğini hepimiz biliyoruz. Belli oluyor ki, uzun bir zaman dilimi daha canımızı yakacak ve sıkacak durumda. Yıllar öncesinden başlayan kötü ekonomi yönetiminin bizi getirdiği nokta, yoksullaştırdığı nokta.
İstanbullunun bütçesinin imkan verdiği dahilinde, her konuya eğileceğiz. Onun için işte bu sene 100 bin üniversite gencine burs veriyoruz. 750 milyon lira sadece o kısma bütçe ayırdık. Öğrenci yurtlarımızda gençlerin, ‘Ben bu yurda girmeseydim, üniversiteyi bırakabilirdim, ailem beni yollayamayacaktı’ diye serzenişlerini duyuyoruz. Ve bize büyük bir gözyaşıyla sarılan, özellikle genç kızlarımızı görüyorum. Bunların hiçbirisi bizi mutlu etmiyor. Yani bu hizmeti vermek elbette mutlu ediyor, ama bizi mutsuz eden şey, ülkemizin yoksulluğu. Bu ülke yoksulluğu hak etmiyor. Temel sorun, ekonominin kötü yönetilmesi, dolayısıyla yoksullaşma. Ama daha da kötüsü, adil paylaşıma ve insanların fırsatlardan, imkanlardan eşit ölçüde faydalanamamasının bizi taşıdığı, götürdüğü sonuç. Tabii ki büyük kentler, İstanbul gibi bir megapol, elbette insanları daha fazla baskı altında tutan yerler; kira rakamlarından birçok konuya kadar. Ama biz, kentteki iyileşmeyi en üst seviyede tutmaya gayret ettik. Sosyal politikalarda bütçe payımızı, dönem dönem 5 katına çıkarttık, dönem dönem 4 katına çıkarttık. Ve bu yönde bu belediyeciliği, bu sıkıntıları giderene kadar devam ettireceğiz.
Yatırımlar çok kıymetli bizim için. Evet, metrolarla gurur duyuyoruz. İnanılmaz güzel işler yapıyoruz. Ama bu tür sosyal yaraları iyileştiren, iş ve işlemler de bizi inanılmaz huzurlu hale getiriyor. Yani bu bir toplum vicdanı ve bu toplum vicdanını 16 milyon insanımıza aktarıyoruz. Çünkü biz, şu anda burada 16 milyon eliyle genç, pırlanta gibi öğrencilerimize, 40 liraya yemek dağıtıyoruz. Benim elim, 16 milyon insanın eli. Ve onların eliyle, onların bütçesiyle, onların vicdanıyla bu hizmeti veriyoruz. Bu hizmet, İstanbulluların hizmeti. Ne mutlu bize, böyle güzel bir hizmete aracılık yapıyoruz.”
ifadelerini kullandı.