

‘Deprem fırtınasının’ merkezindeki Santorini
Son zamanlarda yeryüzü aralıksız sarsılırken, Ege Denizi’nin ortasında bulunan Santorini Adası’nda insanlar, dadan kaçıp başka kıyılara sığınıyor.
M.Ö 17’inci yüzyıl, yani 3.600 yıl önce Santorini Adasında olanlar;
İlk Çağ’da “Thera” olarak bilinen ve ortasında yanardağ bulunan Santorini Adası, çok yakında insanlık tarihinin en büyük patlamalardan birine tanık olacak.
Adanın büyük kısmını sular altında bırakan ve Ege kıyılarında yıkıma yol açan Thera volkanının öyküsü
Güney Ege Volkanik Yayı olarak bilinen bölgede yer alan Santorini Adası;
Bölgede binlerce yıldır Girit’in güneyinde Afrika tektonik plakasının Avrasya plakasının altına girmesinden dolayı yoğun volkanik ve sismik faaliyetler oluyor. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü’nden Profesör Doktor Hakan Yiğitbaşıoğlu’nun verdiği bilgiye göre; 3600 yıl önce Santorini’yi, sonra Ege kıyılarını vuran afetin küçük patlamalar ve peş peşe depremlerle başlamış, ada sakinleri büyük patlamadan önce adayı terk etmiştir.
“Santorini Adası’nda Akrotiri isimli bir antik kent var. Oradaki insanlar bir nebze daha şanslıydı diye düşünülüyor, çünkü hiçbir insan kalıntısı bulunmadı. Bu yüzden önce küçük patlamaların başladığı ve insanların kaçmasına fırsat verecek kadar zaman tanındığı düşünülüyor.”
Yiğitbaşıoğlu, Santorini’de o dönem giderek sıklaşan yeryüzü hareketliliğinin arkasında yüzeye çıkış yolu arayan magma tabakası olduğunu belirtiyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Mahmut Göktuğ Drahor da mevcut coğrafi ve jeolojik bulgulara göre o dönem “dünyadaki en üst volkan sınıfları içerisinde” yer alan ve uzmanların “en şiddetli” olarak değerlendirdiği bir patlama meydana geldiğini söyledi.
Adanın terk edilmesinden bir süre sonra Thera volkanı patlıyor. Patlamayla devasa kül ve gaz sütunları göğe yükseliyor. Ortasında yanardağ bulunan yuvarlak Santorini Adası’nın büyük kısmı patlamanın etkisiyle sular altında kalıyor. Ada, bu patlamadan sonra günümüzdeki hilal şekline dönüşüyor.
Uzmanlar, Ege’nin göbeğinde yaşanan patlamanın ardından volkanik küller rüzgarın etkisiyle doğu ve kuzeydoğu yönünde hareket ettiğini, küller yükselirken Ege ve Batı Anadolu kıyılarına başka bir felaket yaklaştığını söylüyor.
Yiğitbaşıoğlu, Thera patlamasının tsunamiye nasıl yol açtığını şöyle anlatıyor:
“[Adanın] çöken kısmına deniz suyu hücum edince doğal olarak bir dalga meydana getirdi. Deniz, tekrar eski seviyesine kavuşmak için orada bir dalga oluşturdu, bu da tsunami dediğimiz dalga.”
Tsunami önce Santorini yakınındaki Kiklad Adaları’nı ve güneydeki Girit’i vuruyor. Dalgalar, kısa sürede yüzlerce kilometre uzaktaki Batı Anadolu kıyılarına kadar ulaşıyor.
Dr. Drahor, özellikle Santorini yakınlarındaki adaları ve Girit’i sert vuran tsunamiler hakkında;
“On ila 30 metre arasında tsunamiler olmuş olması gerekiyor ki o sırada Girit Adası’nın kuzeyindeki bütün yerleşmeleri vurmuş. Oralarda çok ciddi tsunami etkilerini görüyoruz.”
Metrelerce yüksekliğe ulaşan dalgalar, günümüzde Çeşme’den Fethiye’ye kadar kıyı şeridindeki birçok yerleşim yerini de sular altında bırakıyor. Patlamanın etkileri, Akdeniz’in karşı kıyısındaki Mısır uygarlığında bile hissediliyor. O döneme ait papirüslerde havanın günlerce karardığından bahsediliyor. Buna Thera volkanından çıkan küller yol açıyor. Konuyla ilgili Anadolu’da çalışmalar yürüten uzman, patlamadan çıkan volkanik küllere Ege’deki göllerde ve Sinop açıklarında Karadeniz tabanında yapılan sondajlarda da rastlandığını söylüyor. Yiğitbaşıoğlu, Thera’nın küllerine Atlantik’in kuzeyindeki Grönland’de yapılan sondaj çalışmalarında da rastlandığını, bu afetin Kuzey Amerika’da dahi etkili olduğuna dair tezler olduğunu vurguluyor.
Egede o dönemde geçimini ağırlıklı olarak deniz ticaretiyle sağlayan yerleşim yerleri, felaketin ardından büyük darbe alıyor. Bunlardan biri günümüzde Çeşme’nin bulunduğu yerde olduğu tahmin ediliyor. Arkeologlar, Santorini’den 227 kilometre uzaktaki bu noktada, 3600 yıl önce gerçekleşen tsunaminin etkilerine net kanıtlardan birini bulduklarını ilettiler. Çeşme Bağlararası’nda 2001’de başlayan ve 2019’da sonlanan kazıya son 10 yılında başkanlık eden Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu; buradaki kazılarda Santorini tsunamisinin etkilerini tespit ettiklerini, tsunaminin Ege ve Akdeniz kıyılarında büyük tahribat yaratsa da Bağlararası’ndaki kazıya kadar Santorini ve yakınındaki adalar dışında bu tsunaminin izlerine çok rastlanmadığını söylüyor. Şahoğlu ve ekibi, Çeşme’deki kazı alanında Santorini’deki felaketin yol açtığı tsunamiden öldüğü düşünülen bir kişinin kalıntılarını da bulduklarını vurguluyor.
İskeleti inceleyen Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal
“Narin yapılı, olası bir erkek bireye ait. Özellikle uyluk kemiğinde, ki kolay kırılan bir kemik değil bu, kelebek şekline benzeyen bir çatlak ya da kırıkla karşılaştık.” Erdal, karbon-14 testlerine dayanarak iskeletin 25-30 yaşlarında bir erkeğe ait olduğunu tespit ettiklerini , o bireyin bir darbeye maruz kaldığını, muhtemelen de tsunaminin yarattığı bir dalga ya da ona ilişkin bir güçle bir yere çarptığını ve muhtemelen dalganın etkisiyle savrulduğunu ve bacağının kırıldığını düşünüyoruz.”
diyor.
Antropolog, literatüre “Çeşme Adam” olarak geçen iskelete yapılan radyokarbon testlerinin tsunaminin gerçekleştiği dönemle örtüştüğünü söylüyor. Erdal, bunun Santorini patlamasının yol açtığı tsunamiden dolayı ölen kişilere ilişkin ilk arkeolojik kanıt olduğunu söyledi.
Kazıyı yürüten Şahoğlu da patlamanın o dönem bölgede hakim olan Girit Minos uygarlığına “çok büyük darbe” vurduğunu düşündüklerini iletirken; “Anında yıkılmıyor burası ama bir kırılma noktası oluyor, bir süreç başlatıyor.” Şahoğlu, arkeolojik bulgularda tsunmanin vurduğu dönemde Batı Anadolu kıyılarındaki yerleşim yerlerinde bir “kesinti” gözlemlendiğine de dikkat çekerken “Bir daha orası birkaç yüzyıl boyunca yerleşilmemiş, bazıları hiç yerleşilmemiş. Demek ki buralarda tsunami nedeniyle yaşam sona eriyor, Çeşme Bağlararası da bunlardan biri.”
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Mahmut Göktuğ; Drahor ise patlama ve yol açtığı tsunamilerin etkilerinin Ege adaları ve Girit’te net bir şekilde belgelenmesine karşın, Batı Anadolu kıyılarındaki etkilerine dair bulguların kısıtlı olduğunu söylüyor.
Uzmanlar, Santorini’nin bulunduğu bölgede 3600 yıl önce yaşananlarla günümüzdeki sismik faaliyetler arasında parallelikler olduğuna dikkat çekiyor. Drahor, Santorini’de M.Ö. 17’inci yüzyılda gerçekleşen patlamanın tek günde gerçekleşmediğini ve on binlerce yıllık bir jeolojik döngünün parçası olduğunu anlatıyor.
Uzman, Ocak’ın sonundan bu yana Ege’yi sarsan, AFAD’ın “deprem fırtınası” olarak tanımladığı olaylarla ilgili “Şu anda da benzer bir şeyi yaşıyoruz, adadaki herkes Yunanistan tarafından alınıyor, çünkü kimse neyle karşılaşacağımızı bilmiyor” diyor.
“Çok büyük bir volkanik patlama ya da deprem olabilir. Amorgos fayı var. Bu yüzyıl içerisinde arka arkaya 7.2, 7.5 üretmiş bir fay.”
Ankara Üniversitesi’nden Hakan Yiğitbaşıoğlu ise Santorini Adası yakınlarında su altında bulunan Columbo yanardağına dikkat çekiyor:
“O aslında püskürmeye daha da yakın. Geçmişte büyük patlamalar yaptığı biliniyor. Bugünkü küçük depremler aslında onun çevresinde yoğunlaşıyor, Santorini’den çok orada bir patlama olabilir diye düşünüyorum.”
Türkiye’de çeşitli uzmanlar Santorini’de devam eden sismik hareketliliğin tsunami yaratabileceğini söylerken bazıları da bu gerçekleşse bile dalgaların tehlikeli olmayacağını savunuyor.